Modern mimarinin 20. yüzyıldaki en
önemli figürlerinden Finlandiyalı mimar Alvar Aalto'nun henüz 35 yaşındayken
tasarladığı Paimio sandalyenin seksen yıllık hikayesine hoş geldiniz
1917 yılında bağımsızlığını ilan eden
Finlandiya, sadece hızlı bir ekonomik kalkınma ve endüstrileşme sürecine
girmedi, kültür ve sanat alanında üretim yapan, dünyanın en önemli
mimarlarından Alvar Aalto'nun da dahil olduğu genç ve yaratıcı bir kuşağın
yetişmesini de sağladı. Mimarlık alanında ciddi bir yükselişe geçen bağımsızlık
sonrası Finlandiya’sı, mimari anlayışı ile Amerika Birleşik Devletleri başta
olmak üzere birçok ülkede kuzey romantizmi ile eklemlenen modern bir mimarlık
anlayışının etkili olmasına vesile oldu. Finlandiya'da mimarlığın kısa sürede
bu denli ilerlemesinin altında devlet destekli bir politika yatıyordu elbette.
Ülkenin dört bir yanında inşa edilecek kamu binaları için düzenlenen yarışmalar
ise bu politikanın sadece bir ayağını oluşturuyordu.
İşte bu yarışmalardan birine,
Finlandiya'nın Turku şehrinin yakınlarında bulunan Paimio'da inşa edilecek olan
sanatoryum için düzenlenen proje yarışmasına katılan Alvar Aalto, şu an
Unesco'nun dünya mirasları listesinde yer alan Paimio sanatoryumunu tasarladı.
1929 yılında, Alvar Aalto'nun henüz 31 yaşında iken projelendirdiği ve 1931
yılında inşaatını tamamlanan bu modern bina, 1960'lı yıllara kadar tüberküloz
hastanesi olarak faaliyet gösterdi. Günümüzde ise Turku Üniversitesi
Hastanesi'nin bir bölümü olarak kullanılıyor. Yapı, mimarı Aalto tarafından
'iyileşmenin bir parçası' olarak tanımlanıyor. Tasarladığı her şeyi insana
hizmet eden bir ürün olarak gören Aalto, Paimio sanatoryumunu da 'medikal bir
enstrüman' olarak nitelendiriyordu. Çok az bir alan işgal ederek ormanın içinde
inşa edilen bu yapının bütün mimari çözümlemeleri hastaların ihtiyaçlarına göre
tasarlanmıştı. Mesela binanın yüzü tamamen güneşe dönüktü çünkü tüberküloz
tedavisinde hastaların güneş banyosu yapması gerekiyordu.
Alvar Aalto, sadece yapının tasarımını
değil, odalardaki aydınlatmalardan, lavabolardan bekleme sandalyelerine kadar
hastanedeki neredeyse bütün elemanları kendisi tasarladı. Zamanla Paimio
sandalye adını alarak bir kült tasarımlar arasında kendine yer bulan 'Chair 41'
sandalye de işte bu döneme ait. Önceki sayımızda yer verdiğimiz Marcel
Breuer'in çelik tüpleri bükerek tasarladığı 'Wassily' sandalyeden ilham alarak
tasarlanan Paimio sandalye, kontrplağın esneklik sınırlanırını zorlayan
tasarımı ile dikkat çekiyor. Her fırsatta metal malzemeden hoşlanmadığını dile
getiren Aalto'nun çelik tüpler yerine, daha organik bir görünüm sağlayan ahşabı
tercih etmesi de manidar. İki lamine ahşap iskelet üzerine yerleştirilen
kontrplak ile tamamlanan Paimio sandalyenin tasarımındaki en önemli nokta ise
saatlerce bu sandalyelerde oturacak tüberküloz hastalarının rahat etmesi.
Aalto'ya göre Paimio sandalyenin sırt açısının hastaların rahatça nefes
alabileceği en iyi pozisyona sahip.
Dünyaca ünlü Finlandiyalı mimar Alvar
Aalto imzalı Paimio sandalye, oturduğunuzda en rahat nefes alabileceğiniz tasarım
ürünü olarak kült mertebesine ulaştı.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder